Kategoriler
Genel

Hiyeroğlif Çağına Geri Dönüş 😟

Kağıt endüstrisinde
Müthiş bir gerileyiş tekniği
Papirüs
Mermer
Tuğla
Ceylan derisi
İpek
Kumaş
Odun
Saman
Kepek

Sezai Karakoç, Hızırla Kırk Saat.

received_10154146006630731.jpegSezai Karakoç’un anıtsal şiiri Hızırla Kırk Saat’ten yaptığımız alıntı , ilk keşfinden bu yana kağıt imalatında  kullanılan malzeme kalitesindeki düşüşe dikkat çeker bir yönüyle. Mermerden tuğlaya, ipekten kepeğe geçiş!

Cep telefonlarının yaygınlaşmasıyla birlikte sadece kısa mesajlarımızda değil, normal yazılı metinlerde de sıkça kullanmaya başladığımız emojiler, bana Hızırla Kırk Saatin yukarıdaki bölümünü hatırlatır.  İnsanlık kağıttan sonra yazıda da bir gerileyiş sürecine mi giriyor diye düşünürüm.

Kağıt, kalem gibi kutlu nesneleri kullanma alışkanlığımızın giderek azalmasını, her bireyin diğerinden farklı, bir anlamda eşsiz diyebileceğimiz yazı yazma yetilerinin körelmesini bir an için ihmal edebiliriz. Ancak, yazmak yerine resimlerden oluşan sembolleri kullanmamız bir gerileyişin işareti değil midir? Kağıt ve kalemin sonuçta bir araç olduğunu, kağıdın yerini sayısal ekranların, kalemin yerini de klavyenin ya da elektronik kalemlerin almasının büyütülecek bir şey olmadığını söyleyebilirsiniz. Peki yazının, yani harflerin, sözcüklerin, cümlelerin yerini resimlerin, ideogramların alması?

Japan_tattoo_primoYazının serüvenine baktığımızda ilk dikkatimizi çeken olgu her uygarlığın kendi özgün yazısına sahip olmasıdır. Batı uygarlığı da, Doğu uygarlıkları da, İslam uygarlığı da tarihsel süreç içinde kendi yazılarını geliştirmişler ve olgunlaştırmışlardır. Yazıyı bir ırkla ilişkilendirmek, daha doğrusu tümüyle tek bir ırka bağlamak (Arap yazısı gibi) doğru bir yaklaşım değildir. Uygarlığın önemli bir unsuru olarak yazı, ilgili uygarlık dairesindeki pek çok ırkın ya da ulusun katkılarıyla en mükemmel formuna ulaşmıştır. Ben bu yüzden başta kendi uygarlığımızın yazısı olmak üzere bütün yazılara sevgiyle bakar ve onları ilginç bulurum. Yazının formundan, ritminden o uygarlığın ruhuna dair ipuçları yakalamaya çalışırım.

Ama, ne yazık ki  şu emoji dedikleri şeylerde uygarlığa dair bir şey göremiyorum. Uygarlıktan ziyade bir ilkellik belirtisi gibiler; mağara resimleri devrini çağrıştırıyorlar sanki🤔. Hadi fazla ileri gitmeyelim ama çocukça olduğu kesin👶🏻.Ciddi insanların kullanacakları şeyler değil bunlar😀. Mesela, Sayın Dışişleri Bakanının, Bakanlığın web sitesinden ya da resmi twitter hesabından şöyle bir mesaj yayınladığını düşünebiliyor musunuz:  🎩  😠  💣   🔫   💔   🇩🇪  (Almanya’yı şiddetle kınıyoruz, çok üzgünüz manasında)

Bu iş ilk Japonların başının altından çıkmış. 1999 yılında bir internet platformu için 177 adet sembolden oluşan bir kod geliştirilmiş. Muhtemelen kendi alfabelerinden kaynaklanan sebeplerle standart mesajlarda bir kolaylık sağlamak için düşünülmüştür. Kültürlerine de uygun ayrıca. “Emoji” sözcüğü de Japonca zaten. Japoncada “e” resim anlamına geliyormuş; “moji” de karakter. İngilizcedeki “emotion”sözcüğü ile yakınlığı tümüyle tesadüften ibaret. Gün gelip iPhone cep telefonları Japonya tarafından ithal edilince, alıştıkları emojileri bu pahalı telefonlarda bulamayan Japon tüketiciler hayal kırıklığına uğramışlar. Bunun üzerine Apple firması ilk emoji karakterlerini hazırlamış ve daha sonra bunlar farklı işletim sistemleri için standart kodlar haline getirilmiş. Bugün bine yakın karakter bütün dünyada milyarlarca kişi tarafından kullanılıyor.

emo5Japonların kendi kültürel özelliklerine göre hazırlanmış bu emojiler, diğer toplumlarda bazen farklı şekillerde yorumlanmış ve kullanılmış. Örneğin, yanda gördüğünüz birbirine bitişik iki el ikonu Japon kültüründe özür dileme ya da şükran sunma anlamında kullanılırken, batılı toplumlarda dua etmek ya da “çak bir beşlik” anlamında kullanılıyor. Biz bu şekilde dua etmediğimiz halde bizde de dua etmek anlamında kullanılması üzerinde ayrıca durmaya değer bir durum!

Emoji çılgınlığını  ciddiye almayabiliriz. İnsanları eğlendirmeye dönük bir icat olduğunu, acelesi  olan (ne acelesi varsa!) günümüz insanının tek bir tuşla meramını pratik bir şekilde ifade etmeye yaradığını düşünebiliriz. Bunlar yazıya alternatif olacak diye endişelenmenin saçma bir şey olduğunu söyleyebiliriz. Böylesine ilkel bir iletişim aracının yazının yerini almasının mümkün olmadığını ben de biliyorum. Ama yine de milyarlarca insan tarafından hiyeroğlif benzeri bu sembollerin yaygın olarak kullanılmasını olağan bulmuyorum.

Tedirginliğimin sebebini dilim döndüğünce açıklamaya çalışayım.

Biliyorsunuz okuma yazma oranlarının yükselmesi, toplumda kadın erkek genel olarak herkesin okuyup yazabilmesi ancak modern zamanlarda (Sanayi Devriminden sonra) başarılabilmiş bir şeydir. Günümüze gelinceye kadar okuyup yazabilmek hem doğu hem batı toplumlarında bir azınlığa ait ayrıcalıklı bir özellikti. Sözünü ettiğim okur-yazarlık en basit manasıyla okur-yazarlık. Yani, yazılı bir metni ondan ne ne anlaşıldığına bakılmaksızın okuyabilmek ve söyleneni yazabilmek.

Modern anlamda okur-yazarlık teriminin kapsamı ise bir hayli genişlemiştir. Artık okur-yazarlık denildiğinde dili, sayıları, imgeleri ve diğer temel araçları kullanarak erişilen bir anlama, kavrayış ve karmaşık bağlamları değerlendirebilme yeteneği kastedilmektedir. Bu anlamda okur-yazarlık açısından sadece ülkemizin değil gelişmiş sandığımız ülkelerin de durumlarının pek parlak olduğunu sanmıyorum. Nabi Avcı’nın meşhur kitabına koyduğu çarpıcı isim (Enformatik Cehalet) sorunu öz olarak ifade ediyor aslında.

Lafı nereye getireceğimi tahmin etmişsinizdir UNESCO’nun tanımladığı anlamda okur-yazar blog izleyicilerim😀. Hissiyatım odur ki, okur-yazarlık günümüzde de küçük bir azınlığın özelliği olmaya devam etmekte. Bilgiye erişmenin kolaylaşmış olması acı gerçeği değiştirmiyor. Okur-yazar olmadıktan sonra, yani o bilgiyi gerçek anlamda okuyabilme ve değerlendirebilme becerisine sahip olmadıktan sonra göklere bile yazılsa kıymeti yok! Ayrıca, bunu dert etmesi gerekenlerin bilinçli bir umursamazlık içinde olduklarını düşünüyorum. Herkesin okuma yazma bilmesine ne gerek var di mi ama! Kitleler alış veriş yapacak kadar okuma ve hesap bilsinler yeter! Duygularını ve düşüncelerini anlatmaları için de çeşit çeşit emoji, emoticon, smiley vs. vs. var. Onları kullansınlar😬.

Geliştirici: Recai Dönmez

Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümünde öğretim üyesiyim. Eskişehir'de yaşıyorum. Burada başta "Eskişehir" olmak üzere, genel olarak şehir, sanat, kültür, üniversite, gezi izlenimleri ve "ne olacak bu memleketin hali?" konularında yazılarıma rastlayabilirsiniz.

One reply on “Hiyeroğlif Çağına Geri Dönüş 😟”

Ah Recai Hocam. Söylediklerinizin tamamına katılıyorum. Durum içler acısı. Birkaç öğrenciyle avunuyoruz işte…

Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s