Kategoriler
Üniversite

Fahri Doktora Ödülleri

Bir internet esprisini kendimize uyarlayarak başlayalım:

Sakıp Sabancı, Orhan Gencebay, Adalet Ağaoğlu, Sabiha Gökçen, Süleyman Demirel, Erdal İnönü, Nuri Bilge Ceylan, Orhan Pamuk, Ara Güler, Barış Manço, Binali Yıldırım, Yekta Güngör Özden…

Bütün bu ünlü isimlerin ortak noktası ne olabilir?

“İnanmayacaksınız ama…” diye devam etmem gerekiyor esprinin akışına uygun olarak. Ancak, isimleri tekrar gözden geçirince en azından bazıları için “neden olmasın!” demekten kendimi alamıyorum.

Uzatmayalım, yukarıda saydığım isimlerin hepsi doktora derecesine sahip!

Ne var ki bu unvan sınavları geçerek, belli bir konuda tez yazarak, yani bilim doktoru olmak için öngörülmüş, hayli zorlu diyebileceğimiz formel akademik süreçleri tamamlayarak alınmış bir unvan değildir.

Bunlar üniversitelerce bireylere verilmiş bir çeşit ödüldür. O yüzden doktor unvanının başında “fahri” yani onursal sıfatı bulunur. Veriliş sebebi, genellikle, ödüllendirilen kişilerin topluma yapmış olduğu olağanüstü nitelikteki hizmetlerin saygın bir bilim kurumu olan üniversiteler tarafından da takdir edildiğini göstermektir. Bir diğer sebep de bu unvana layık görülen kişileri edebiyat, sanat ya da bilimin çeşitli spesifik alanlarında yaşamları boyunca ortaya koydukları başarılı eserler dolayısıyla ödüllendirmektir.

Fahri doktora unvanları kişilere akademik ya da mesleki bir ayrıcalık sağlamaz. Örneğin, bu unvana sahip kişiler doçent olmak için başvuruda bulunamazlar. Bu açıdan unvanın pratik hayat bakımından bir getirisi yoktur. Amaç, kişiyi onurlandırmaktır. Teamül gereği fahri doktora sahipleri Dr. ünvanını isimlerinin başında kullanmazlar. Söz gelimi, kartvizitlerine “Dr. Filanca” diye yazdırmazlar. Ancak isimlerinden sonra parantez içinde fahri doktora sahibi olduklarını belirtmeleri hoşgörüyle karşılanır. Buna rağmen yazılı olmayan bu kuralı dikkate almayarak günlük hayatlarında bu unvanı kullananlara hem bizde hem de batılı toplumlarda rastlanır. Ben, Enver Ören’i hatırlıyorum mesela. Hemen hemen her ortamda bu onursal ünvanı isminin başında kullandığını görürdüm. Bu tür davranışlar hafif bir tebessümle karşılanır genellikle.

Bu ödüle layık görülen kişilerin nasıl seçildiği konusunda her üniversitenin kendine göre geliştirdiği ölçütler mevcut. Batılı üniversiteleri kastediyoruz. Söz konusu üniversiteler bir süreç içerisinde, kendi anlayışlarına göre, topluma ya da spesifik bir alana kimin çok önemli katkılar yaptığını belirliyorlar. Seçici kurullar değerlendirmeleri sırasında ödüllendirilecek kişinin kendi okullarına da bir katkısı olup olmayacağını, yüksek ahlaki standartlara sahip olup olmadığını ya da okulun kuruluş ilkeleriyle uyumlu olup olmadığını da göz önünde tutabiliyorlar.

Harvard Üniversitesinin kuruluş yılı olan 1692’den günümüze ikibinin üzerinde kişiyi onursal derece ile ödüllendirmesine karşılık, MIT’nin (Massachusets İnstitute of Technology) ve bir diğer ünlü üniversite Stanford’un onursal derece vermediği belirtiliyor çeşitli kaynaklarda.

Ülkemizde de üniversitelerimiz bugüne değin yüzlerce fahri doktora ödülü vermiştir. Yüksek öğretimi düzenleyen temel yasa olan meşhur YÖK yasası bu ödülün kimlere verilebileceğine ilişkin bir hükme yer vermemesine karşın, “bir sınava bağlı olmayan fahri akademik ünvanlar verme” yetkisini akademik bir kurul olan senatolara tanımıştır. Bu yüzden fahri doktora unvanları senato kararıyla verilebilmektedir. Bazı üniversitelerimiz (örneğin Boğaziçi Üniversitesi) çıkarttıkları yönergelerle fahri doktora sürecini ayrıntılı bir şekilde düzenlemiştir.

Avrupa ve ABD’de, fahri doktora ödüllerinin kitlesel şöhret sahibi kişilere (pop müzik sanatçılarına, sporculara), politikacılara ya da üniversitelere yüklü bağışlarda bulunan işadamlarına verilmesi eleştirilmektedir. Eleştirinin nedeni ödülün yozlaşması! Özellikle, bir animasyon karakteri olan Susam Sokağı dizisindeki Kurbağa Kermit’e de onursal doktora verilmesinden sonra eleştirilerin dozu hayli artmış görünüyor!

Kurbağa Kermit’e fahri doktora ödülü verilmesinden çok daha komik, daha doğrusu traji-komik bir olay da bizim ülkemizde yaşandı! Büyük bilim adamı Fuat Sezgin’i duymuşsunuzdur. İslam bilim tarihi alanında anıtsal nitelikte eserler üretmiş, dünya çapında tanınan ve çok daha prestijli uluslararası nitelikte ödüllere layık görülmüş bu bilim adamımıza bizim üniversitelerimizce de fahri doktora ödülleri verilmiştir. İşte, ismi lazım değil, bu üniversitelerimizden biri fahri doktora vereceği Fuat Sezgin’i sekreterlerinden birine telefonla arattırır. Sekreter hanım büyük bilginden bir CV (özgeçmiş) göndermesini rica eder! Kendisinden CV istenen Fuat Sezgin’in yaşadığı şaşkınlığı siz hayal edin artık. Olaya yakınen tanık olan bir arkadaşım, bu ciddiyetsiz tutum nedeniyle ödülü reddeden rahmetli Fuat Sezgin’i ikna etmek için aylarca uğraşıldığını anlatmıştı.

Fahri doktora ödüllerinin aşınmasında önemli pay sahibi olan üniversitelerden bir diğeri de maalesef Anadolu Üniversitesidir. Üniversitenin 40. kuruluş yılında tam 40 adet fahri doktora derecesi dağıtılmıştır! Üniversitemiz bu hareketiyle sanki meşhur Rekorlar Kitabına girmek istemiştir. Anımsadığım kadarıyla Anadolu Üniversitesi bu rekor denemesi için resmi bir başvuru yapmadı o günlerde. Rekoru tescil edilmemiş olsa da fahri doktora konusunun her gündeme gelişinde Anadolu Üniversitesinin ismi Kurbağa Kermit’e doktora derecesi veren üniversiteyle birlikte anılacaktır muhtemelen!

Peki, ben bu yazıyı neden yazdım?

İki sebep belirtebilirim:

İlki, geçtiğimiz hafta İstanbul Üniversitesi Üstad Sezai Karakoç’a fahri doktora ödülü verdi. Ülkemizin manevi toprağını verimlendirmek için yaşamı boyunca fedakarca çalışan, halen çalışmaya devam eden Üstad bu ödülü kabul etmek suretiyle İstanbul Üniversitesini onurlandırmış oldu böylece. Bu tespitin farklı dünya görüşlerine sahip neredeyse bütün aydınlarımızca ortaklaşa paylaşıldığını görmek, geleceğe dönük iyimserliğimize katkıda bulundu ayrıca.

İkincisi, gelecek hafta üniversiteler açılıyor. Açılış törenlerinde fahri doktora haberlerine sıkça rastlayacaksınız. Bir parça bilgi iyi olur diye düşündüm.

Geliştirici: Recai Dönmez

Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümünde öğretim üyesiyim. Eskişehir'de yaşıyorum. Burada başta "Eskişehir" olmak üzere, genel olarak şehir, sanat, kültür, üniversite, gezi izlenimleri ve "ne olacak bu memleketin hali?" konularında yazılarıma rastlayabilirsiniz.

2 replies on “Fahri Doktora Ödülleri”

O dönem üniversitemizde değişim rüzgarları esiyordu. Bu rüzgar senatoyu da etkiledi. Değişim adına çok acele alınmış yanlış bir karadı. Aksi görüşler sonucu değiştirmedi. Halkla ilişkiler odaklı bir etkinlik olarak düşünüldü. Bu da üniversite olarak bizim kusurumuz olsun. Konu güzel ve güncel, içerik harika keyifle okudum. Emeğine sağlık..

Liked by 1 kişi

Yorum bırakın