Hamamyolu sizlere ömür sayın seyirciler! Yerine konulmaya çalışılan şeye ise “hoşgeldin” diyemeyeceğim.
Alâaddin ve Yediler Parkları, şehrimizin merkezinde bulunan iki önemli (başka da yok zaten) yeşil alandır. Bunlar şehrimize sonradan kazandırılan yerler değillerdir. Tarih boyunca (1000-bin- yıldan sözediyoruz) şehrimizle birlikte var olmuş ve belleğimizde yer etmiş mekânlardır buralar. Özel bir duyarlılık göstermemiz gereken bu alanlar, maalesef son 50 yılda korkunç bir hoyratlığın kurbanı olmuştur. Sözde hizmet bahanesiyle sağından solundan budanarak güdük ve zavallı bir yeşillik haline getirilmişlerdir bugün. Şehir, olan bitene hep seyirci kalmıştır. Berber fıkrasındaki müşteri gibi “Bırak, dağınık kalsın!” deme gücünü bile bulamamıştır kendisinde.
Halkı suçluyor değilim. Halk, dünyanın her yerinde bin türlü zorluk içerisinde ayakta kalma uğraşı veren edilgen bir kitledir. Çektiği tüm sıkıntılara karşın kendisine biraz hizmet götürüldüğünde, hatta hizmet edildiğini sandığında cömertçe ödüllendirmiştir idarecilerini. Sitem ettiklerim belediyeler, vilayet, üniversiteler, siyasal partiler, basın vs. gibi kurumlar ve bu kurumlarda kendilerine bir yer bulmuş okumuş takımıdır.
Belediye’nin “Hamamyolu Urban Deck” projesine neden hoşgeldin diyemediğimi açıklayayım şimdi:
Bu projenin şimdiye kadar parklarımıza yapılanlar içerisinde sonradan telafi edilmesi en zor ve en büyük zararı vereceğini düşünüyorum. Çünkü, bu proje bildiğiniz büyük bir inşaat projesidir. Üstelik borç parayla finanse edilen ve milyonlarca lira tutan bir iş. Bir müteahhitlik işi yani. Asıl vahim tarafı bu bir betonlaştırma projesidir. Gidin ve görün, daha şimdiden parkımızın üzerine tonlarca beton dökülmüştür. Bir parkta en son görmek istediğimiz şey betondur. İnsanlar parka beton görmek için değil bir parça yeşillik görmek için giderler. O betonların modern inşaat malzemeleriyle kamufle edilecek olması gerçeği değiştirmez. İnsanların gözlerini bilgisayar çıktılarıyla, süslü ve aptalca tanıtım sözcükleriyle boyuyorlar.
Yapılan şey Yediler Parkının üzerine kat çıkılmasıdır.
Projenin isminden belli zaten ne olduğu. “Deck” sözcüğü teras, sundurma gibi yerlere verilen isimdir. “Urban deck” denince şehir terası oluyor. Odunpazarı’ndan başlayarak, şehrin en önemli aksını boydan boya katedecek üst geçit benzeri, adeta viyadük tarzı inşaatlar yapılacak. Böylece proje sahiplerinin kendi ifadeleriyle “üç boyuta çıkılarak yaratılan kentsel platform, yayaların sadece yatayda değil; üst geçitler, alt geçitler, rampalar ve zemin altı bahçeler ile düşeyde de hareket etmelerini sağlayarak kent dokusuna dair farklı bir deneyim edinmelerini” sağlayacaklarmış! Breh, breh! Hamamyolu müdavimlerinin -ki çoğu emekli amcalar, teyzeler, çocuklarını gezdirmeye veya alışverişe çıkmış orta halli insanlardır- pek umurundaydı üç boyutlu deneyim. Hamamyolu’nda biraz dolaşmış, azıcık gözlem gücü olan herkes bilir, o caddede asıl ihtiyaç doğru düzgün yürünebilecek bir alan yaratmaktır. Platformlar, alt geçitler, üst geçitler, rampalar inşa etmek şöyle dursun yol boyunca var olan engellerin kaldırılması gerekir. Belediye, bir hizmet yapmak istiyorsa insanların rahatça yürümesine engel olan yol ortasındaki o aptal beton saksıları kaldırsın meselâ. İçindeki çiçekleri de parkın bir kenarına diksinler ve düzenli olarak sulasınlar. Emekli amcaları, yaşlı teyzeleri oradan kaçırtmak gibi gizli bir amaçları varsa, onu bilemem tabii. Böyle bir hedef yoksa dahi, proje bitince Hamamyolu Caddesinde o rampalarda, altlı-üstlü geçitlerde ancak belli bir kondisyona sahip olanlar dolaşabilecektir. Yaşlı, çocuklu, engelli insanlar kenarından bile geçemeyecektir Hamamyolu’nun.
Proje ile Hamamyolu bir cazibe merkezi haline gelecekmiş. Bu lâfları edenlerin gerçekten Eskişehir’de yaşadıklarına inanamıyorum. Hamamyolu ıssız bir yer mi? Hamamyolu’nun, şehir kurulduğundan beri bir cazibe yani çekim merkezi olduğunu bilmeyen mi var bu şehirde. Nerdeyse sabahleyin yataktan kalkan her Eskişehir’li soluğu Hamamyolu’nda alır. Hafta içi dahil her zaman hareketli bir yerdir orası.
“Deck” sözcüğünün bir anlamı daha vardır. Linke tıklarsanız görürsünüz. Bir yumrukta yere sermek, yerle bir etmek anlamına da gelir. Proje sahipleri “Urban deck” ismini bu anlamda kullandıysalar, onları dürüstlüklerinden dolayı tebrik etmek gerekir. Bu proje gerçekten Hamamyolu’nu yerle bir edecek bir projedir çünkü.
Yine, proje sahiplerinin haklarını teslim etmek adına projede yer alan ve çok etkileyici olduğunu düşündüğüm bir uygulamaya da değinmek istiyorum. Hamamyolu Caddesiyle Karaoğlanoğlu Caddesinin kesiştiği yerdeki üst geçide anıt diyebileceğimiz bir yapı unsuru konulmuş. Söz konusu anıt Hiroşima’da bulunan anıtı fazlasıyla anımsatıyor! Hani, şu atom bombasının yol açtığı yıkımın anısına yapılan meşhur anıt! Evet, böyle bir projeye ancak böyle bir anıt yakışırdı! Emeği geçenleri kutlarım. En azından gelecek nesillere “biz yaptık, siz böyle şeyler yapmayın” mesajını taşımız oluruz. Tabii gelecek nesiller, bunu “adamlar bir de tüy dikmişler” şeklinde yorumlamazlarsa!
Ben aslında bütün bunları neden yaptıklarını anlayabiliyorum. Ama gerek yok. Gerçekten yok. Eğer belediye borçlanma yoluyla da olsa milyonlarca liralık bir kaynak yaratma becerisine sahipse, bu kaynağı Eskişehir’in kenarlarında bir cazibe merkezi yaratmak amacıyla kullansın. Örneğin, onbinlerce insanımızın yaşadığı toplu konut alanlarını çekici kılacak işlere yatırsın bu parayı. Çeperden merkeze çekim yaratmaya ihtiyacımız yok. Tersine merkezden çevreye doğru yayılalım ki şehir merkezimiz rahatlasın.
Hamamyoluna gelince, orada yapmanız gereken işler çok basit. Ellemeyin! Ağaçlara bakın, çiçekleri sulayın, yolda insanların ayaklarına dolaşan şeyleri kaldırın yeter.
2 replies on “Elveda Hamamyolu, Unwelcome Urban Deck!”
Sayın Hocam,
Yazınızın altına imzamı atarım. Eskişehir^de Hamamyolu’na bu anlamda dokunmak delilik olsa gerek. Ne yazık 😦 Yazınız bugün yerel gazetelerde de alıntılanmış. Ses getireceğinden eminim. Kutluyorum.
BeğenLiked by 1 kişi
Hocam yaşamımızla bütünleşmiş bir yeri yine her zaman olduğu gibi kimze danışıldığı belli olmayan bir planla mahvediyorlar. Benim gibi bir sürü ev hanımının nefes aldığı ününü geçirdiği bir. yerdi. Nereye gideceğiz biz şimdi. Mahvettiler. 10 katlı binaya atılan demir attılar.
Hiç mi geleceği düşünmüyorlar.
BeğenBeğen