Bu yazı ilk kez 02 Ekim 2013 tarihinde yayınlanmıştır.
Asla bitmeyecek olan bir büyük projedir Anadolu Üniversitesi. Sonsuz bir senfoni gibi.
Üniversitemizi verimli ve etkin bir şekilde işler halde tutmayı başardığımız sürece büyük ve uzun soluklu bir projenin parçası olacağız her daim.
Bu büyük projenin çatısı altında başardığımız her proje Anadolu Üniversitesi’nin yanında ancak bir “alt-proje” olarak nitelenebilir.
“Var olan ve olacak olan” bütün projelerimizin akıbeti Anadolu Üniversitesi’nin sağlığına bağlıdır. Bu yüzden onun sağlıklı ve diri olması birincil önceliğimizdir.
İnsanlar gibi kurumlar da zaman içinde tam sağlık durumundan uzaklaşabilirler. Üstelik on yıllar içerisinde biz farkına varmadan küçük rahatsızlıklar şeklinde birikir sorunlar; 30-40 sene sonra tüm ağırlığıyla üzerimize çökerler. Şimdi o durumdayız.
Kimseyi suçlamadan, şikayet etmeden sorunlarımızın üzerine gitmeliyiz. Çözdüğümüz her sorun, yoluna koyduğumuz her iş üzerimizden bir ağırlığın kalkmasına neden olacaktır.
Örneğin, her geçen gün kötüye giden bilgi-işlem sistemimizi Üniversitemize yani bir mega üniversiteye yakışır hale getirdiğimizde bu başlı başına büyük bir proje olacaktır.
Bunu başarmadan hangi küresel rekabetten söz edeceğiz?
Dersliklerimizin en basit, en temel bir ihtiyacı olan projeksiyon cihazlarını çalıştıramazken, nasıl karanlıklara ışık tutacağız?
Kara tahta üzerinde akıllı tahtayı anlattığımız öğrencimizi aslında büyük bir üniversite olduğumuza nasıl inandıracağız?
Kapımıza gelmiş olimpiyat şampiyonlarına sırtımızı döndüğümüzü gören sporcularımıza olimpiyat ruhu denen bir şey olduğunu nasıl anlatacağız?
Dünyanın en meşhur orkestra parçalarından birini seslendirmeyi başaramazken, soydaşlarımızın eğitimine talip olduğumuzu yabancı bir ülkeye nasıl teklif edeceğiz?
Ülkemizin bir numaralı İletişim Fakültesine geldiğini düşünen öğrencimizi, alüminyum kaplı çatısı olan stüdyolarımıza nasıl sokacağız?
Büyük emeklerle ortaya çıkarılmış sanat eserlerini basık tavanlı, havasız sergi salonlarında sergilemek zorunda kalan sanatçılarımıza sanata değer veren bir üniversite olduğumuzu nasıl anlatacağız?
Bütün bu küçük gibi görünen sorunları çözmeden nasıl dünyayı kurtarmaya soyunacağız?
Nasıl mı?
Asıl projenin Anadolu Üniversitesi’nin kendisi olduğunu ve kurumumuza karşı bir sorumluluğumuz olduğunu hatırlayarak; hatırlamanın ötesinde bunu derinden hissederek ve içselleştirerek.