ESKİŞEHİR’İN KALESİ, HOCASI VE SÜPER KAHRAMANI

Bu sefer sözünü ettiğimiz kale Eskişehirspor’un kaleleri değil. Hani, şu geçen yazımızda şehir meydanında bırakılsa nasıl olur diye sorduğumuz futbol kalelerinden bahsetmiyoruz. Bu arada bir öğretim üyesi mimar arkadaşımız gönderdiği mesajda bize sevimli gelen “futbol kalesi” fikrinin meydanı karikatürize etme riskinden söz etti. Bence haklı bir uyarı. “Türk Dünyası Meydanı”nın ciddiyetiyle futbol kalelerini bağdaştırmak zor olabilir. Neyse, bu konuyu mahalli basınımızın değerli köşe yazarlarına bırakalım. Onlar için verimli bir konu gibi görünüyor.

Benim bu yazıda sözünü etmek istediğim kale gerçek bir kale. Bilenler bilir; Eskişehir’in 7 km güneybatısında, 1010 metre yükseklikte Karacahisar isimli bir kale vardır.  Regulatörün hemen yukarısında dersek herkes yerini tahmin eder. Askeri bölgenin sınırları içinde kaldığından bugüne kadar ne yazık ki pek az kişi ziyaret edebilmiştir. Halbuki, çoktan tanınmış ve milyonlarca kişinin ziyaret ettiği bir yer olmalıydı. Bu kale ve onun içinde yer alan antik Karacaşehir Osmanlı Devletinin kuruluşunun bir anlamda deklarasyonu olan ilk hutbenin okunduğu yerdir. Osman Bey’in ilk fethettiği kaledir. Osmanlı Devletinin ilk sancağıdır. Osmanlının ilk başkenti de diyebiliriz. Görüyorsunuz Eskişehir’in ilklerin şehri olmasının tarihsel kökleri var.

Osmanlı Devleti, o güzel kasabamızı gücendirmek istemem ama Söğüt’te kurulmamıştır. Eskişehir’de kurulmuştur. Peki böylesine önemli bir tarihi mirasa sahip olmanın şehrimize sağlayacağı zenginliği hayal edebiliyor muyuz? Potansiyelin farkında mıyız?

Anadolu Üniversitesi çok önemli bir iş yapıyor.  Karacahisar Kalesinde arkeolojik bir kazı faaliyetini yürütüyor Üniversitemiz. Osmanlı arkeolojisi maalesef ihmal edilmiş bir konudur. Bu yüzden Karacahisar kazısının ayrı bir önemi vardır. Kazı faaliyeti daha önce eski Bilecik’te de kazı yapmış olan  Edebiyat Fakültesi’nin değerli bilim insanı Prof. Dr. Erol Altınsapan’ın başkanlığında yine aynı fakültenin öğretim elemanlarından ve öğrencilerinden oluşan bir ekip tarafından sürdürülüyor.  Bugüne kadar büyük emek harcanmış ve hayli başarılı sonuçlar elde edilmiş arkadaşlarımızın kişisel fedakarlıklarıyla. Ancak, Anadolu Üniversitesi’nin Side kazısına verdiği takdir edilesi desteğin aynısını Karacahisar kazısı için de beklerdik.

Karacahisar Kalesi bazı düzenlemeler yapılmak kaydıyla ziyarete açılmaya hazır görünüyor. Anadolu Üniversitesi’nin liderliğinde ve ilgili devlet kurumlarının yapıcı işbirliğiyle ve geniş bir vizyonla bu alanı düzenlemeyi başardığımızda şehrimiz emsalsiz bir ören yeri kazanmış olacaktır.

Karacahisar Kalesi’nin ve kale içindeki antik Karacaşehir’in önemi yalnızca tarihselliğinden ibaret değildir. Bu alan aynı zamanda nefes kesici bir doğal güzelliğe sahiptir. Şehrin en yüksek noktası olması sayesinde buradan tüm Eskişehir’i alışkın olmadığımız bir perspektiften seyredebiliriz. Kaleden Porsuk vadisine uzanan bölge dört mevsim boyunca pek çok doğa sporuna ve etkinliğine elverişli görünmektedir.

Biz galiba teleferikleri seviyoruz. Kazı ekibiyle etrafı seyrederken herkesin gönlünden uzaklarda görünen sıcak sularıyla meşhur Kızılinler Köyüne teleferikle gitmek geçti. Teleferikten indikten sonra köyde zevkle inşa edilmiş bir Türk hamamında sefa sürmenin ve ardından güzel bir kır lokantasında Kızılinler’in yine meşhur balkabağından yapılmış tatlılarından yemenin hayalini kurduk.

Karacahisar Kalesi ve civarını milyonlarca insan için çekici bir yer kılmanın daha pek çok aracı olabilir. Bütün bunlar bence işin kolay tarafı. Bir yeri çekici bir yer haline getirmenin en zor tarafı insanların orayı ziyaret etmelerini gerektirecek bir sebep icat etmektir. Karacahisar’da bu sebep var. Bize düşen gereğini yapmak.

Yazımızın başlığını “Eskişehir’in Kalesi, Hocası ve Süper Kahramanı” olarak koyduk. Fakat hocayla süper kahramana değinemedik. Başlığı değiştirmeyelim, onları da bir başka yazıya bırakalım.