Kategoriler
Şehir

Seni Sevmiyorum 💔 Eskişehir !

Kendini bir Avrupa şehri sanıyorsun.

Sen bir Avrupa şehri değilsin.

Sen bir Anadolu şehrisin. Bu gerçeği kabul etmelisin.

Avrupa şehri “gibi” de değilsin. Şu halinle göze hoş gelen bir karikatürsün. Çocuklar için tasarlanmış yarım yamalak bir Disneyland’sın.

Bunları bir şaka olsun, gönüller şenlensin diye yapıyorum diyebilirsin! Ama sen, Eskişehir, bu işi ciddiye alıyorsun!

Avrupa ve şehirleri konusunda sağlam bir fikrin yok Eskişehir. Sen hiç Venedik’e özenen bir Amsterdam, Paris’e öykünen Budapeşte, Londra’ya heveslenen Zürih, Viyana’ya aşık Prag gördün mü? Bu şehirleri “şehir” yapan unsurun herşeyden önce sağlam kişilikleri olduğunu farketmedin mi?

Yoksa bir kişiliğinin olmadığını mı düşünüyorsun? Karaktersizliği biz sana yakıştıramayız Eskişehir.

Örtülmüş karakterini ortaya çıkarmak için çaba göstermelisin. Çalışmalısın, kolaya kaçmamalısın. Çarşılarına, sokaklarına keşfedici gözlerle bakmalısın. En azından eski resimlerine dönüp dönüp bir daha bakmalısın. İlhamını dışarda değil, kendi içinde aramalısın. Alzhemier’a yakalanmış bir hasta gibi davranmamalısın.

Biraz seçici olmalısın. Evini plastik çiçeklerle, süslü biblolarla ve daha bir sürü ıvır zıvırla dolduran zevksiz, görgüsüz, gülünç insanlar gibi davranmamalısın. Bu şehirde çoluk çocuğun yaşadığını unutmamalısın. Anatomisi bozuk heykellerin çocukların zihninde “sanat eseri” olarak yer etme riskini hesaba katmalısın.

Hayal gücünün ne kadar zayıf olduğunun farkında mısın Eskişehir? Senin “hayal” dediğin şeyler çocukluk fantezileri olmasın?

Yeşilçam filmlerinin uyduruk dekorları gibisin Eskişehir.

Mimari kaliten neden böylesine düşük düzeyde Eskişehir? Fransız balkonlu ve çatı katlı apartmanlardan başka bir çözüm gelmiyor mu aklına? Bunların kent kimliğine verdiği kalıcı zararlar seni hiç endişelendirmiyor mu? 50’li, 60’lı yıllarda yapılmış apartmanları arar hale geldiğimizi görmüyor musun?

Mimar Kemaleddin gibi bir deha lûtfetmiş, taş gibi bir eser vermiş sana. Neden halâ farkında değilsin apaçık hazinelerinin?

Gerçekleri görmek yerine, çocukça bir özgüvenle ve herkesin sana hayran olduğu zannıyla avutuyorsun kendini.

Ne kadar umursamazsın Eskişehir! Tam kalbine Dünyanın en saçma köprüsü yapılıyor ve sen buna “dur” diyemiyorsun. İnsanı dehşete düşürecek kadar cüretkârsın! Bu pervasızlığın, bu duyarsızlığın gelecek kuşaklar tarafından nasıl yargılanacağı konusunda hiç mi endişe taşımıyorsun?

Hesap kitap da bilmiyorsun. Bu saçma köprüye harcanacak milyonlarca liranın kuruşu kuruşuna senin cebinden ödeneceğini, ekmek parandan, su parandan, ödediğin vergilerden kesileceğini idrak edemiyorsun. Neden kaynaklarını israf ediyorsun Eskişehir?

Sende kendi özünü, esasını kavrama isteği, öğrenme arzusu göremiyorum Eskişehir. Neden bu kadar meraksızsın?

Sen k i Nasreddin Hoca’nın çocuğusun! Bir şeylerin ters gittiğini  artık anlamalısın.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Geliştirici: Recai Dönmez

Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümünde öğretim üyesiyim. Eskişehir'de yaşıyorum. Burada başta "Eskişehir" olmak üzere, genel olarak şehir, sanat, kültür, üniversite, gezi izlenimleri ve "ne olacak bu memleketin hali?" konularında yazılarıma rastlayabilirsiniz.

3 replies on “Seni Sevmiyorum 💔 Eskişehir !”

Kaleminize sağlık hocam. Sonradan Eskişehirli biri olarak söylemekten imtina ettiğim herşeyi yazmışsınız. Yanlış anlaşılmak istemiyorum çünkü esas memleketim başka ve sanki daha iyi bir yerden gelmediğim için eleştiri yapma yada karşılaştırma hakkım yok gibi. Ukelalık sayarlar sanki… ancak siz ne güzel yazmışsınız Eskişehiri sıfatlayarak bu iş böyle yapılırı da öğretmiş oldunuz bana.Hissettiklerim gördüklerim aynen sizin yazdığınız gibidir. Eskişehir ruhunu kaybetmek üzere, cenaze namazına az kaldı. Muhabbetle, sevgi ve saygılarımla…

Beğen

Çok değerli Recai Hocam,

kıymetli yazınız için çok teşekkür ediyorum. Değerli eleştirilerinize katılmamak mümkün değil. Geçenlerde yine de bir yazınıza cevaben yazdığım notta da belirtmiştim; bunlar maalesef, yarım yamalak, ezberci eğitimin, iliklerimize kadar işlemiş günü kurtarma psikolojisinin acı sonuçları olarak her yerde karşımıza çıkıyor ve canımızı acıtıyor. Her yağmurdan sonra sellere kapılan caddeler de bir kader değil, işimizi yarım yamalak yapma alışkanlığımızın sonucudur. Caddelerde yanımızdan geçen araçların arkasından fışkıran toz ve ekzoz dumanı, kışın bacalardan tüten zehirli soba dumanları, kesilen ormanlarımızın yerine yapılan inşaatlar, kirlilik yüzünden gitmekte tereddüt ettiğimiz sahillerimiz, zehirli olabilir diye satın almakta tereddüt ettiğimiz meyve sebze ve gıda ürünleri …, maalesef bu liste çoook uzun ve bütün bunlar toplumumuz ve güzel Eskişehir’imizin halletmesi gereken ve halledilmesi gerçekten mümkün olan problemleridir. “Gavur ” olarak nitelendirdiğimiz insanlar bu problemleri aşabildiklerine göre, temiz şehirler, zehir tütmeyen bacalar, sele kapılmayan caddeler, yararlı ve mimari açıdan da güzel köprüler ve s. yapabildiklerine göre bizim de yapabilmemiz lazım. Bunun için gerçekleri söylemeli, sevdiklerimizi eleştirmeli, toplumumuzu doğru eğitmeli ve şehrimizin ve ülkemizin güzelleşmesine katkıda bulunmalıyız.

Selam ve saygılarımla,
Prof. Dr. Refail Kasımbeyli

Beğen

Yorum bırakın