Biliyorsunuz, yılbaşından itibaren marketlerde plastik poşetler bir bedel karşılığında verilmeye başlandı. Yasal düzenlemenin ardında kimsenin itiraz edemeyeceği haklı bir amaç varmış gibi görünüyor: Poşet kullanımını sınırlandırmak suretiyle plastik atıklardan kaynaklanan çevre kirliliğini azaltmak.
Plastik poşetlerin yol açtığı kirlilikten hepimiz rahatsız oluyoruz. Hele içi çöp dolu poşetlerin bilinçsizce piknik alanlarında, yol kenarlarında bırakılması yok mu… Memleketimizin güzelim köşelerinin poşet dağlarıyla kirletilmesi hiç kuşkusuz toplumsal bilinçaltımızda bir suçluluk kompleksi oluşturmaktadır. Bu yüzden sağduyumuz bir şeyler yapılması gerektiğini fısıldar kulağımıza. Bu fısıltıya ilk kulak kabartan da genellikle devletin kurnaz maliyecileri olur! “Kurnazlık” siyasetin temel, hatta yegane davranış biçimi haline gelmişse artık kaçacak bir yeriniz kalmamıştır. “Demek bir şeyler yapılmasını istiyorsunuz” denilir ve harekete geçilir!
Önce Külliyede Sayın Cumhurbaşkanının muhterem eşlerinin himayelerinde “Sıfır Atık Projesi” başlıklı bir davet verilir.
Sıfır atık…
Yani, her zaman olduğu gibi iddialı ve büyük düşünülür! Büyük düşünülür ama sonuçta çevresel atık sorununun çözümünde bireylerin küçük çabalarının ne denli önemli olduğuna, kartopu-kelebek kanadı gibi metaforlarla vurgu yapılır. Herkes kapısının önünü süpürse falan denilir.
Daha doğrusu bir sürü süslü lâftan sonra problem getirilir, durumu zurnanın son deliğinden ibaret olan zavallı halkın sırtına yıkılır. Diğer bir deyişle, fatura halka çıkarılır. Devletin görevini yapmadığı bir toplumda bütün faturalar halka çıkarılacaktır elbette!
Sonra, fatura dediğin ne ki? 25 Kuruş. Poşet başına 25 kuruş. Çok geliyorsa evden fileni getirirsin onu da ödemezsin! Meselenin toplumda böyle algılanması isteniyor.
Ancak, plastik poşet kirliliği buzdağının görünen ucu sadece. Nüfus artışına bağlı olarak plastik içeren ürünlere yönelik talebin muazzam boyutlara ulaştırdığı kirlilik karşısında plastik poşetleri parayla satarak elde edeceğiniz kazanım devede kulak ölçüsünde kalacaktır. Daha kötüsü toplumda problem çözülüyormuş gibi bir yanlış anlamaya neden olunacaktır.
Ortada ciddi bir problem var ama hükümetin poşetleri paralı yapmasıyla çözülen hiçbir şey yok. Tam tersine diğer bütün ciddi sorunlarda olduğu gibi toplumun bir kez daha aldatılmasından ya da uyutulmasından ibarettir atılan adım.
Hükümetin yaptığı fırsatçılıktan ibarettir. Kibar olalım böyle kelimeler kullanmayalım diyoruz ama plastik poşetlerin yol açtığı kirlilik bahane edilerek toplumun sırtına yeni vergiler yüklenmesini fırsatçılıktan başka bir sözcükle ifade edebilir miyiz? Zaten aşırı vergilendirilmiş ürünlerden fazladan üç-beş kuruş daha alınarak dolaylı vergilerin yol açtığı adaletsizlik katmerlenmiştir sonuçta.
Diğer yönüyle, vergicilerin “mali anestezi” dedikleri bir durumla karşı karşıyayız. Dolaylı vergiler mükellefleri uyuşturmaya çok müsaittir. Ürünün satış fiyatı içinde gizlenen pek çok vergiyi, mükellef maruz bırakıldığı uyuşukluk hali dolayısıyla acısını hissetmeden öder geçer kasadan. Poşet vergisi tam da böyle bir vergidir.
Biz “poşet vergisi” diyoruz ama maliyeciler bu tarz vergilere havalı isimler koymak konusunda son derece yeteneklidirler. Yasada bu verginin adı Geri Kazanım Katılım Payı olarak ifade edilmiştir. Ne kadar kibar ve incelikli bir isimlendirme değil mi! Geri kazanıma kim itiraz edebilir.
İlk bakışta poşet alırken falan ödediğimiz cüzi miktarlar (aslında hiç de cüzi bir miktar değil) devletin plastik atıkların geri kazanımı için yapacağı yatırımlara kaynak oluşturacakmış izlenimi bırakıyor insanda. Gerçek hiç de öyle değil! Toplanan paralar Devletin kasasına, daha doğrusu Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bütçesine gelir olarak gidecek. Ondan sonra istenilen yere harcanabilecek.
Geri kazanım katılım payı tahsil edilecek ürünler için uzun bir liste hazırlamış devletimiz. Bu satırın üzerine tıklayarak listeye ulaşabilirsiniz.
Listenin başına plastik poşeti koymuşlar. Poşet başına ödenen asgari 25 kuruşun 15 kuruşu Çevre ve Şehircilik Bakanlığının hesabına, 4 kuruşu KDV olarak Hazineye, 6 kuruşu da bir çeşit tahsildar payı olarak poşeti satan markete gidecek.
Kamuoyu listenin başındaki plastik poşetlere takılıp kaldı ama dediğimiz gibi liste hayli uzun. Farklı miktarlarda vergi ödenecek ürünler arasında otomobil, kamyon, kamyonet, iş makinesi lastiklerinden, akülere, çeşit çeşit pillere, madeni yağlara, hatta yemek yağlarına, buzdolaplarına, klimalara, ilaçlara varıncaya değin ne ararsanız var. Üstelik bunlar için zaten KDV-ÖTV gibi vergileri ödüyoruz. Yani, öyle yanında file getirerek vergi ödemekten kaçınılması söz konusu değil.
Diğer yandan meseleye sadece plastik poşet kirliliğiyle mücadele açısından baktığımızda da, ücretli poşet uygulamasının bir işe yarayacağını söylemek hayli zor görünüyor. Alışveriş poşeti kullanımını tümüyle yasaklayan Avustralya gibi ülkelerde dahi bu tür sınırlı yasaklarla plastiğin yol açtığı büyük sorunların çözülemeyeceği konuşuluyor. Plastik meselesine daha radikal çözümler üretmek gerekiyor. Bir plan dahilinde plastiğin tümüyle yasaklanarak hayatımızdan çıkarılması gerekiyor belki de.
Asıl sorun, artık öyle söylendiği gibi 300-400 senede dahi yok olmayan, mikroplastik olarak bütün canlıların bünyelerinde var olmaya devam eden bu yapışkan maddeyle mücadele konusunda ne iktidar ne de muhalefet partilerinin somut bir yaklaşımlarının bulunmamasıdır.
Benim bildiğim, bir tek Yüce Diriliş Partisinin proğramında plastik meselesinin çözümüne dair bir öneri bulunuyor. Şöyle diyor ilgili hüküm:
“Plastik eşyadan mümkün olduğu kadar cam eşyaya geçme, sağlık düzeni için gerekli görülecektir.”
8 replies on “Poşet Vergisi!”
Süper bir yazı hocam. Buna benzer vergileri daha çok göreceğiz herhalde😞
BeğenLiked by 1 kişi
Emeğinize sağlık hocam çok güzel bir yazı olmuş. Boşuna her haber bülteninde poşet ücretinin poşet kullanım sayısını azalttığına dair haberler yapılmıyor.
BeğenLiked by 1 kişi
Poşet meselesi gerçekten buzdağının görünen ucu. Plastik ve diğer ambalaj atıklarının yıllık toplamı ülkemizde 3,1 milyon tonmuş. Plastik poşetlerin bunun içindeki payı yalnızca 200 000 ton. Ayrıca tüketiciler poşetleri sonradan değişik amaçlarla kullanmaya devam edebiliyorlar. Örneğin çöp torbası olarak! Plastik poşetlerin tümüyle yasaklandığı ülkelerde bu sefer plastik çöp torbası tüketiminde artış görülmüş. Yani, meseleye daha geniş bir perspektifden bakmak gerekiyor.
BeğenBeğen
Recai Bey, siz yazalı çok zaman geçmiş; ama ben bugün okumaya fırsat bulabildim. Buz dağının görünen ucu olsa da plastik torba kullanımını azaltmanın yollarını aramak iyi bir şey. Ben Buğday dergisinin önerisine uyarak -akacak bir şey yoksa- çöp kovasını gazete kâğıdıyla kaplıyorum. Dolduğunda gazetenin dışarıya sarkan uçlarını çöpün üzerine kapatıp sokaktaki çöp taşımalığına götürerek boşaltıyorum. Böylece bizim evde çöp torbası kullanımı aşağı yukarı yüzde doksan azaldı. Daha iyi bir yolu bulunana dek bunu uygulamayı sürdüreceğim.
BeğenLiked by 1 kişi
Ben plastik konusunda daha radikal çözüm yollarından yanayım. Bence yasaklanmalı ve bir süreç içerisinde hayatımızdan çıkarılmalı. Bu işin yöntemi tartışılabilir tabii ki.
BeğenBeğen
Elinize sağlık hocam.
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkürler Hocam. Plastik kaplarla ilgili kapsamlı bir çalışma olmadığından, poşet uygulaması cevre için devede kulak kalacaktır. Üstelik poşetten 150+60 kuruş vergi bu işin amacını açıklamaktadır. İşimiz 160+40 kuruşu kalmış. Halimiz bu.
BeğenLiked by 1 kişi
Hocam çok güzel aciklamişsiniz teşekkür ederiz yazilarinizin devamını bekliyorum
BeğenLiked by 1 kişi