Kategoriler
Anı Kitap

Kitap ve Çocuk

Çocukluk hatıralarımızda o çağlarda okuduğumuz kitaplar somut çevremizden, ailemizden, tanıdığımız kişilerden, olaylardan-olgulardan daha önemli bir yere sahip bence. Yakamızı bırakmayan nostalji duygusunu da büyük ölçüde belirleyen o kitaplar sanırım.

Kitap düşkünlüğümüzde nesnelere düşkünlüğümüzün bir payı vardır mutlaka. Kendimden biliyorum. Çocukluğumda yaşıtlarımla birlikte gazoz kapağı, içinde göz alıcı renklerle oluşturulmuş üç boyutlu soyut desenler bulunan minik cam küreler -yorulmayın, bildiğiniz misket-, kibrit kutuları, artist resimleri toplardık. Bir de zerdali çekirdeği! Bizi usulca terk edip giden yaz meyvesi zerdali; kendisi tatlı çekirdeği acı zerdali.

Nesnelere düşkünlük dedim ama işte hepsi bu. Hem büyüklerin hem de çocukların dünyasında nesneler çok da kalabalık etmezlerdi geçmiş hayatlarımızda.

Teksas-Tommiks toplama evresine ne zaman geçtiğimizi tam olarak anımsamıyorum. Okumayı söktükten sonradır muhtemelen. Mahallemizdeki kerpiçten evlerin sıva altlarına destek olsun diye gazoz kapaklarımdan vazgeçmem istendiğinde, fazla zorlanmadığım aklımda kalmış. Annelerimiz taleplerinden ödün vermezdi çünkü. Üstelik “çocuk travma yaşamasın” gibi bir endişe de yoktu o zamanlar. Travmalarımız dizlerimizdeki ve kollarımızdaki kabuk tutmuş sokak yaralarından ibaretti. Ve çok severdik kabuk bağlamış yaralarımızı yolmayı. Zerdali çekirdekleri birikimi zaten mevsimlikti. Yaz bitince, okullar açılmadan kiloyla Hallerin arkasındaki yağhaneye satarak nakde çevirirdik onları. Sonra bunların yerini, dediğim gibi, Teksas-Tommiksler aldı. Bir de Doğan Kardeş dergileri. İçi-dışı parlak kuşe kâğıda basılmış Doğan Kardeşler! Elime aldığımda parmaklarım, avucumun içi derginin ipek gibi parlak, kaygan sayfaları üzerinde dolaşırdı. Bugünün yüksek çözünürlüklü ekranlarının verdiği hazza benzer bir haz duyardık resimlerine bakarken.

Bir doku ve görüntü olarak lüks duygusunu ilk kez böyle, yoksul bahçemizde dut ağacının yaprakları arasından sızmaya çalışan güneş ışıklarının oynaştığı ahşap direkli sundurmada otururken tanımış olabilirim.

Çocukken okuduğumuz kitaplar arasında bazıları vardır ki günün birinde onlarla yeniden buluşmayı ümit ederiz. Eski bir sevgiliyle tekrar karşılaşma arzusu gibi adeta! Karton kapaklı “Peri’ye Peri Masalları” meselâ benim için öyledir.

Sokağımıza yeni taşınmış, yenice evlenmiş bir abla vardı. Annemi dert arkadaşı gibi gören taze gelinlerdendi. İşte o abla gece vardiyasında çalışan genç kocasının evde olmadığı karlı bir kış gecesinde getirmişti Peri’ye Peri Masallarını. Gece misafirliğine çağırdığı annemin yokluğunda oyalanayım diye. İnternet sahaflarında halâ ararım onu. Gerçi, eski sevgililerle karşılaşmanın hayal kırıklığı yaratma ihtimalini de hesaba katarım. O karlı geceye eşlik eden perilerin sihri bozulsun istemem!

Çocukluğumuzda tabiat ile ilişkimiz sınırlıydı. Dar çevremizde çok fazla insan tanıma şansımız da yoktu. Aslına bakarsanız yaradılış itibariyle insanlarla hemhal olmaya fazla da hevesli değildim. Evin ya da bahçenin bir köşesinde kitap okumayı sokağa tercih ederdim. Annemin zorlamasıyla elimdeki kitabı bırakıp gönülsüzce sokağa çıktığım olmuştur. “Gözleri bozulacak bu çocuğun” lafı sık duyduğum lâflardandı. Dış dünya ile ilişkiyi kitaplar vasıtasıyla kurmayı galiba daha çok seviyordum.

Sonra?

Sonra Kemalettin Tuğcular, Jül Vernler, Pal Sokağı Çocukları, Küçük Kadınlar, Küçük Erkekler, onların devamı olan Jo’nun Çocukları, Bir Çalgıcının Seyahatleri, Bülbülü Öldürmek, Battalgaziler, Kozanoğlu serileri ve daha niceleri birikti kutsal hazine sandığımızda.

Reşat Nuri benim için Akşam Güneşi’nden ibaretti çocukluk kütüphanemde. Melankolinin ne olduğunu bilmeden o duyguyu sayesinde yaşamış, yıllar sonra kitaptan uyarlanmış bir Yeşilçam filmini seyredince şaşakalmıştım. Beni o kadar etkileyen kitap bu muydu diye!

İnce Memed’i ve hemen ardından Üç Anadolu Efsanesi’ni okuduğumda henüz ilkokul bitmemişti. Kitap düşkünlüğümü fark eden mahallenin delikanlı abilerinden biri tutuşturmuştu elime Yaşar Kemal’in kitaplarını. Sanırım o zamanın modasına uyarak yaşıma başıma bakmadan “bilinçlendirmek” istemişti beni. Çakır dikenleri ve dikenlerle kaplı çorak arazide koşan minik ayakların ıstırabı kaldı hafızamda İnce Memed’den. Dağınık ve tesadüflere bağlı okuma listeme Kemal Tahir’in Köyün Kamburu, Fakir Baykurtlar vs. girdi sonra. Refik Halit Karay’ı, Yakup Kadri’yi, Halid Ziya’yı, Rus klasiklerini çok sonra keşfettim.

Şimdi düşünüyorum da okuma zevkimin geliştirilmesinde ve temel bir formasyon kazanmamda öğretmenlerimin ve okuduğum okulların pek de fazla bir katkısı olmamış! Aksine, edebiyat ve sanat zevki namına bir şeyler kazanmışsak sözde eğitim gördüğümüz o okullara rağmen edinmişiz bu kültürü. Halbuki, bir Maarif Kolejinde okumuştuk!

Evet, bu kitaplar ve daha niceleri hayal gücümüzü, çocuksu düşünce dünyamızı zenginleştirdiler, damağımızda bir lezzet bıraktılar hiç kuşkusuz. Bir şeye sahip olma duygusunu, diğer bir deyişle mülkiyet mefhumunu da o kitaplarla tattık sanırım. Yani, bende öyle oldu. Bir sarrafın altın stokunu sayması gibi sayardık kitaplarımızı. Ödünç vermesine verirdik onları ama bir tefecinin ihtiraslı gözleriyle geri dönmelerini de beklerdik.

Görüyorsunuz nostaljiden kaçış yok! Neden yok biliyor musunuz? Çünkü, “bir garip yolcuyuz hayat yolunda”; geçmiş bırakmaz peşimizi. Geçmiş derken en geniş anlamıyla “geçmiş”. Bireysel, toplumsal, tarihsel olanın ötesindeki geçmiş. Kozmolojik geçmiş. Bu Dünya ötesi geçmiş diğer bir deyişle. Sılanın da sılası olan geçmiş. Varoluş sırrımızdan benliğimize belli belirsiz süzülmüş bir tortu olabilir nostalji duygusu. Sözcüğün kökeninde mevcut acı ya da ıstırap duygusundan ziyade hazla yoğurulmuş bir yabancılaşma hissinin baskın olması bu yüzdendir. Yine belki bu yüzden “dâüssıla” sözcüğünü tercih etmişlerdir eskiler; öz yurda duyulan özlem manasında. Öz yurdumuza bizi tekrar kavuşturacak olan da “Kitap”tır!

Geliştirici: Recai Dönmez

Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümünde öğretim üyesiyim. Eskişehir'de yaşıyorum. Burada başta "Eskişehir" olmak üzere, genel olarak şehir, sanat, kültür, üniversite, gezi izlenimleri ve "ne olacak bu memleketin hali?" konularında yazılarıma rastlayabilirsiniz.

2 replies on “Kitap ve Çocuk”

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s